egesatranc . net

Hayattan Dersler

 İZMİR DEVRİM ŞEHİTLERİNİ ANDI.
Devrim şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ile bekçiler Şevki ve Hasan, şehit edilişlerinin 78. yıldönümünde Menemen Yıldıztepe'deki 57. Topçu Tugay Komutan Yardımcılığı Kışlasındaki Kubilay Anıtında düzenlenen törenle anıldı.

Ege Ordusu ve Garnizon Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu anıt şeref defterine, "Türk milleti, Atatürk ilke ve inkılaplarına tehdit oluştarabilecek ve ulusumuzun çağdaş uygarlık yolunda yürümesine engel olabilecek gerici ve yobaz girişimlere karşı Şehit Mustafa Kubilay ruhuyla dikkatli ve uyanıktır" diye yazdı.

Atatürk'ün Orduya Mesajı
Menemen'de son zamanda vukua gelen irtica teşebbüsü esnasında yedek subay Kubilay beyin görevini yaparken uğradığı akıbetten ötürü Cumhuriyet ordusuna başsağlığı dilerim.Kubilay beyin şehit oluşunda gericilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen'deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar bulunmaları, bütün Cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir.Vatanı müdafaa için yetiştirilen, dahili her politika ve anlaşmazlığın dışında ve üstünde muhterem bir vaziyette bulunan Türk subayının mürteciler karşısındaki yüksek vazifesi vatandaşlar tarafından yalnız hürmetle karşılandığından şüphe yoktur.
Menemen'de ahaliden bazılarının hataları bütün milleti acılı etmiştir.İstilanın acılığını tatmış bir çevrede genç ve kahraman yedek subayın uğradığı tecavüzü milletin bizzat Cumhuriyete karşı bir suikasd telakki ettiği ve küstahlara, teşvik edenleri, ona göre takip edeceği muhakkaktır.Hepimizin dikkatimiz bu meseledeki vazifelerimizin gereklerini hassasiyetle ve hakkiyle yerine getirmeğe yöneltilmelidir.
Büyük ordunun kahraman genç subayı ve Cumhuriyetin ülkücü öğretmen topluluğunun genç uzvu Kubilay'ın temiz kanı ile Cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.

28 Aralık 1930
Reisi Cumhur
Mustafa Kemal Atatürk

İzmir'i İzmir yapan değerlere sahip çıkan yurtsever İzmir'liler, Kubilay gibi onurlu öğretmenler, askerlerimiz, yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya çalışan ülkemizin insanları, Türkiye sizinle onur duyuyor.


ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN
Hayatın bir anında; öyle bir an gelir ki; herkes birbirinin öğretmeni oluverir.

Eğitim ordusuna katılacak aday öğretmenler her 24 Kasım günü bayrak üstüne aşağıdaki yemini ederek öğretmen olurlar.

ÖĞRETMEN YEMİN METNİ
'Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk inkılâp ve ilkelerine, Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatla bağlı kalacağıma; Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını Milletin hizmetinde olarak tarafsız ve eşitlik ilkelerine bağlı kalarak uygulayacağıma; Türk Milletinin milli, ahlakı, insanı, manevi ve kültürel değerlerini benimseyip, koruyup, bunları geliştirmek için çalışacağıma; insan haklarına ve Anayasanın temel ilkelerine dayanan milli, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarımı bilerek, bunları davranış halinde göstereceğime namusum ve şerefim üzerine yemin ederim. ''

Hayatın bir anında; öyle bir an gelir ki; herkes birbirinin öğretmeni oluverir.
İşte o yüzden bilgi sahibi olan ve bilgisini karşılıksız paylaşan herkes öğretmenliğin neden kutsal bir meslek sayıldığını yüreğinde hisseder. Bilgisini paylaşarak insanlığa hizmet etmenin mutluluğuna erişmiş insanlar, ben önce öğretmenim diyenler, Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun.

13/11/ 2008 : KURTULUŞ SAVAŞININ SON GAZİSİ TÖRENLE UĞURLANDI
 
MUSTAFA ŞEKİP BİRGÖL’ÜN ÖZGEÇMİŞİ
İstiklal Savaşı gazisi Emekli Piyade Albay Mustafa Şekip Birgöl’ün babası ve dedesi Deniz Subayıdır. Kadıköy Hasanpaşa İlkokulu, Bursa Işıklar Askeri Ortaokulu, Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulunda eğitim almıştır. 20 Mart 1922’de ulu önder Atatürk’ün başlattığı milli mücadeleye katılmıştır. Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibidir. Askeri hayatına Asteğmenlik ile başlayıp tabur komutan yardımcısı olarak 1952 yılında emekli olmuştur..

TARİHCİ ORTAYLI’NIN VE TURGUT ÖZAKMAN’IN SÖZLERİ
Törende, Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı bir konuşma yaptı. Konuşmasında Kurtuluş Savaşı’nın hangi koşullar altında gerçekleştiğine değinen Ortaylı, Birgöl’ün imkansızlıklar içinde verilen zor mücadelenin yaşayan son tanığı olduğunu kaydetti.
Atatürk ve silah arkadaşlarının yokluktan bir vatan kurduğunu ve ömürlerini bunun için feda ettiğini altını çizen Ortaylı, şehit ve gazilere Türk milletinin sonsuz minnetini ve şükran duygularını sunduklarını söyledi. Ortaylı’dan sonra kürsüye Çılgın Türkler kitabını yazarı Araştırmacı Gazeteci Turgut Özakman geldi. Özakman’da dönem itibari ile 400 bin kişilik bir orduya karşı bir avuç insanla mücadeleye çıkan Birgöl gibi kahramanların önemini anlattı.


SON GAZİ’YE SAYGI
Ardından Türk Silahlı Kuvvetleri adına törende konuşma yapan Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral Raif Akbaş Kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi olan Birgöl’ün tüm ömürü boyunca atasının izinde yaşamın sürdürdüğünü belirterek, “Kurtuluş Savaşı’nda kahramanlık destanları yaratarak bizleri bu yurdu lekesiz ve tertemiz emanet eden ebedi Başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüz başta olmak üzere bütün şehit ve gazilerimizi minnet ve saygıyla anıyoruz dedi.
Törende daha sonra son gazi Birgöl’ün naaşı, top arabasına konularak saygı duruşunda bulunuldu. Saygı atışının ardından cenazesi Selimiye Cami’ne götürüldü.

-BİNLERCE VATANDAŞ YOLLARDA-
Birgöl’ün top arabasına konulan naaşına, Selimiye Kışlası’ndan Karaca Ahmet Cami’nin girişine kadar binlerce vatandaş eşlik etti. Yol boyunca top arabası çiçek yağmuruna tutuldu. Kortejin geçtiği cadde ve sokaklar üzerinde bulunan evlerin bayraklarla süslü olduğu gözlendi. Vatandaşlar ve gaziler İstiklal Savaşının son gazisini selamladı.

-GAZİ’NİN KIZINA TÜRK BAYRAĞI HEDİYESİ-
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un eşi Sevil Başbuğ, Birgöl’ün kızı İpek Tülay Artunç’a Türk bayrağı verirken, "Bu bayrak size emanet" dedi. Korteji, komutanlar asker selamıyla, eşleriyse ellerindeki Türk bayraklarını sallayarak uğurladı. Top arabasının devlet erkanının önünden geçmesinin ardından merhum gazinin kızı, damadı ve eşi taziyeleri kabul etti. Gazinin ailesi Orgeneral Başbuğ’a gösterdiği ilginden dolayı teşekkür etti.
Birgöl’ün Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilmesi sırasında havaya üç kez saygı ateşi yapıldı. (Kaynak ANKA)

Bizler her 9 EYLÜL de kurtuluş savaşının ZAFER'le bitişini kutlayanlar. Vatan ve çocuklarımız için canlarını dahi feda etmekten çekinmeyecek insanlarımıza sahip çıkanlarla gurur duyuyoruz. Küçüğü, büyüğü, yaşayanı, bu dünyadan ayrılanı, satrançcılarımıza sahip çıkmalıyız. Aile olmanın öncelikli ödevi   vatan sevgisi ile dolu çocuklar yetiştirebilmek. Vatanı ve tüm çocuklarını sevmek, korumak onlara vefalı davranmak namus borcumuz olmalı.
Biz, Akşehirli Bekir Oğlu MEHMET Çavuş, Antalyalı Ömer Oğlu İBRAHİM HAKKI Çavuş, Nevşehirli Ahmet Oğlu SEYİT AHMET, Nevşehirli Ahmet Oğlu AHMET'in HALKAPINAR'da çocuklarımızla şeref kürsünü paylaştığını içimizde hissedebiliyoruz. Üzüntümüz bu yüzden derin. Bizle aynı duyguları paylaşanlarla acımız biraz olsun hafifleyebilir. ( Son cümle zaman aşımına uğramış ve artık anlamsız bir dilek cümlesidir.)




ŞEHİTLER ÖLÜMSÜZDÜR
Aktütün karakolunda şehit olan 17 vatan evladı ve tüm şehitlerimizin aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyoruz.


BU MİLLET, VATANA CANINI FEDA EDEN BÜYÜK MİLLET. BU DEVLET YEDİ DÜVELİ DİZE GETİRENLERİN KANLARIYLA KURULMUŞ BÜYÜK DEVLET. TEK İSTEDİĞİ YÖNETİCİLERİNİN ATATÜRK'ÜN BÜYÜKLÜK TANIMINA UYGUN OLARAK DAVRANMASI VE GEREĞİNİ DÜŞMANLARI BİR DAHA SALDIRMAYA CESARET BİLE EDEMEYECEK KADAR ETKİLİ BİR BİÇİMDE YAPMASI. MİLLET NE CANINI NE BORSAYI DÜŞÜNÜYOR. NE AMERİKADAN NE PİYASALARDAN KORKUYOR. SUKUNET VE KANLARI YERDE KALMAYACAK ÇAĞRILARI İÇİN 25 YIL SABIR. ARTIK YETER. SÖZ ZAMANI DEĞİL, SUKUNET ZAMANI DEĞİL, TERÖR YUVALARINA AMAN DEDİRTME ZAMANI.
 

Şehit Uzman Çavuş Egemen Yıldız Toprağa verildi İzmir - Hakkari'nin Şemdinli ilçesindeki Aktütün Sınır Karakolu'na teröristlerce yapılan saldırıda şehit olan Jandarma Uzman Çavuş Egemen Yıldız'ın cenazesi, İzmir'de toprağa verildi.

ÖNCE İNSANIZ, TÜRK'ÜZ, YURTSEVERİZ,
SONRA SATRANÇ SEVERİZ

 
POLİS ŞEHİTLERİMİZİ UĞURLADIK ...


Beni koridora itti ilk kurşun ona geldi

Beni koridora itti ilk kurşun ona geldi
Teröristlerin Diyarbakır’da polis servis otobüsüne düzenledikleri hain saldırıda can veren 5 şehidimiz, son yolculuklarına uğurlandı.

Diyarbakır'da polise hain saldırı

Şehitlerden Ramazan Tavşancı gibi polis olan eşi, dehşet anını şöyle anlattı: "Ortalık bir anda karıştı. Ramazan beni hemen koridora itti. Yan koltukta oturan kadın polis, ’Ateş edin vurun’ diye bağırdı. Ben ’Ramazanım da ateş ediyordur’ dedim ama meğer ilk kurşunda şehit olmuş..."

DİYARBAKIR Gaffar Okkan Polis Meslek Yüksekokulu servis aracına düzenlenen terörist saldırıda şehit olan polis memurları gözyaşları arasında toprağa verildi. Saldırıda 4 aylık hamile eşi polis memuru Seda Tavşancı’yı koridora iterek yağan kurşunlardan kurtaran, ancak kendisi şehit olan 13 yıllık polis Ramazan Tavşancı, dün Fatih Camii’nde toprağa verildi. Cenaze töreninde boyunca gözyaşı döken Seda Tavşancı ve 6 yaşındaki oğlu Çağrı Tavşancı yakınları tarafından teskin edilmeye çalışıldı.

Bir anda ortalık karıştı

Yakınlarına göre, saldırı sırasında servis aracıyla evlerine gittiklerini, eşinin ilk ateşte kendisini otobüsün koridoruna atarak kurtardığını söyleyen Seda Tavşancı, dehşet anlarını şöyle anlattı: "Onu yüreğimde taşıyacağım. Kendisine daha bir hafta önce, ’Sana bir şey olursa yaşayam, acına dayanamam’ demiştim. O gün servis otobüsünde bir anda ortalık karıştı, gürültüler patlamalar oldu. Ben önce taş atılıyor sandım. Yanımda oturan kadın polis Şennur, ’Ateş edin vurun’ diye bağırdı. Bir ara, ’Şimdi Ramazanım da ateş ediyordur’ dedim. Meğer ilk ateş ona gelmiş, silahına bile dokunamamış, olay yerinde ölmüş.

Doğacak oğlu da ’Ramazan’

Bana önce ayağından yaralı dediler, öldüğünü 2 saat sonra söylediler. Allah beni korudu, onu ise yanına aldı. Sesler kulağımdan, görüntüler gözümün önünden hiç gitmiyor. Hep İstanbul’da olmak istediğini söylerdi. Şimdi sonsuza dek burada olacak" dedi. Seda Tavşancı, 5 ay sonra doğacak oğluna Ramazan adını vereceğini de söyledi. Cenaze töreni başlamadan önce tabut başına gelen anne Hüsniye Tavşancı, tabuta sarılarak ağıtlar yaktı. Şehidin cenazesi camiden çıkarılırken, kalabalık, "Polise uzanan eller kırılsın", "Şehitler ölmez, vatan bölünmez" sloganları attı. Şehidin cenazesi, Edirnekapı Şehitliği’nde toprağa verildi.


 KIBRIS BARIŞ HAREKÂTI
20 Temmuz 1974,  bundan tam 34 yıl önce abilerimiz asker, bizler çocukken, İzmirde geceleri bütün ışıklar söndürülürdü. Pencereler kalın perdelerle kapanmış mı dışarıya ışık sızıyor mu diye bekçiler dolaşırdı.
Paraşütçüler Lefkoşe'ye inerken

Bütün araba farları maviye boyanır, çoluk çocuk bütün mahalle birkaç evde toplanıp radyodan haberleri dinlerdik. Kıbrıs Barış Harekatı günleriydi. Ufak tefek bir adam, Başbakan Ecevit Amerika'ya, İngiltereye ve dünyaya rağmen, Çanakkaleyi geçemeyenlerin engellemelerine rağmen, Kıbrıs'a çıkılması emrini vermişti.
 O günkü gazete manşeti

 Adaya çıkan askerler o kadar haklıydılar ki o günlerde Yunanistan, Avrupa Konseyi ve Birleşmiş Milletler gönülsüz de olsa Türkiye'nin hakkını teslim etmek zorunda kaldı. ABD'nin ilk işi ambargo uygulamak, Türkiye'ye silah ve ihtiyaç duyduğu malzeme satışını durdurmak oldu. O günlerde tekerlek lastiği bulunanamadığı için uçamayan uçaklarımız oldu. Bugünün Aselsan'ı(Askeri Elektronik Sanayi) o dönemlerde bağımlılığın ne demek olduğunu anlayanların çabalarının ürünüdür.  Türkleri tek tek ve topluca katledip mezarlara gömenleri görmeyenler,  askerlerin mertçe savaşmasına izin vermedi. Ateşkes ilanı istediler. Türkler birinciyi kabul ettiler. Görüşme masasında oyalandılarını ve katliamların devam ettiğini görünce yine harekâta başladılar (2.Kıbrıs hârekatı). Magosa ve Lefkede kurtarıldı. Sadece birkaç ülke haklılığını teslim etmekten başka destekte verdi Türkiye'ye. Tesadüf bugün ABD'nin görünen hedefinde de bu ülkelerden bazıları  var. 

Kıbrıs'ta sevinç

34 yıldır kimse Türk askerini adadan çıkarmaya cesaret edemedi. 34 yıldır kimsenin burnu kanamadı, Barış bozulmadı. 34 yıldır Kıbrısta silahla devleti yıkanlar Rumlar olduğu halde, cezalandırılan Türkler oldu. Kıbrıs sadece Rumların sayıldı. Eurovision şarkı yarışmalarında Yunanistan ve Kıbrıslı Rumlar birbirlerine tam puan verip alkışlanırken. Adadaki Türklerin ne varlıkları tanındı, ne kültürel ne de sportif organizasyonlara kabul edildiler. Sokakta dansettirilen "ayılar" için koruma programlarına maddi destek sağlayan Avrupa Birliği, Oradaki gençlerin geleceği için bir şey yapmadı. Yıllarca, onların pop kültürü içinde mutsuz ve umutsuz olmalarına, kendilerine hayran ve daha kolay teslim olacak bir kuşak oluşturulmasına yatırım yaptılar. Artık gençlerin hiç yaşamadığı duyguların arşivlerden de hatırlatılmasının istenmediği günlerdeyiz. Bize 1915' hatırlatmaya çalışanlar 1974 leri hatırlamamızdan memnun değiller. AB ye gir Avrupalı ol, zengin ol, özgür de olacaksın teması işlenmekte. Bir zamanlar atın üzerinde Amerikan sigarası içen bir kovboyla özgürlüğü, kolayla hayatın gerçek tadını özdeşleştirdiğimiz, hafızalarımızda öyle kalması için çalışıldığı gibi. Hayatın gerçek tadı, bizim vatanımız diyebildiğimiz yerin bereketli topraklarında ve suyundan başka yerde değil.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE !

Girne'de çıkarma gemileri Girne Kimbilir kimin babası, abisi, Mehmetçik
Lefkoşe semalarında paraşütçüler Magosa yolları Kolay kurtulmadı Kıbrıs

Hayattan dersler çıkarmalı, ne küresel ısınma, ne açlık, ne susuzluk ne barış, ne canlılar, ne kültür mirası dünyanın küresel patronlarının umrunda. Dağlara taşlara "vatan sana canım feda" yazan dünyada bir tek biz varız  Bu en zor şartlarda bile "Çılgın Türkleri dirilten" muhteşem duygu. Bir türlü yokedemedikleri bu. Yok edebilirler mi?

Şehitlik

Mehmetçiklerin ve komutanlarının canlarıyla varolabildi Türkler Kıbrısta, 
turizm ve Avrupanın desteğiyle sananlar, şehitleri unutanlar yanılırlar.

Genelkurmay Başkanlığı sitesinde Kıbrıs Harekatı  >>

Kıbrıs eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın İzmir'de öğrencilere anlattıkları
Bornova Anadolu Lisesi'ne (BAL) giden Denktaş, buradaki konferansının ardından Ahmet Piriştina Salonu'nda, Embiya Çavuş'un Bosna dramını yağlıboya tablolarla anlattığı "Yaşadıklarımız Bir Daha Yaşanmasın" konulu resim sergisini açtı ve gezdi. Daha sonra Urla'daki İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü'ne (İYTE) geçerek üniversite öğrencilerine seslendi. Çok sayıda öğrencinin katıldığı konferansta Denktaş, Kıbrıs'ın her karışının kanla sulandığını anlattı. "Ateş üzerinde oturuyoruz, çünkü Türkiye nereye kadar direnecek?" diyen Rauf Rauf Denktaş, öğrencilere bir hatırasını şöyle aktardı: "Kıbrıs Barış Harekatı'nın ilk günü 1. Kolordu Komutanı Ersin Paşa'nın, Allah rahmet eylesin, Girne Boğazı'na geldiğini söylediler. Oraya gittik; her yer ateş içinde, etrafta silahlar patlamakta, paraşütler yağmakta. Bir harp sahnesinin içinden geçip paşayla kucaklaştık. Onun yanında bir paraşütçü subay duruyordu. Paraşütle inenler de gelip ona tekmil vererek emirlerini alıyor ve görev yerlerine gidiyordu. Ona, 'Kardeşim, bu cehennemin içine atladın, hiç korkmadın mı?' diye bir sordum. 'Sayın Denktaş, ben üniversite görmüş birisiyim. Hurafeye inanmam. Batıl itikatım yok ama atladığım an semada binlerce, belki onbinlerce beyaz atlar üzerinde yalın kılıç 1571'in şehitleri vardı. Onlarla birlikte indim' dedi" Gençlerin yoğun alkışları arasında konuşmasını sürdüren Denktaş, "Kur'ân-ı Kerîm'de, şehitlerin diri olduğu, bizim bilmeyeceğimiz söyleniyor. İşte Kıbrıs'ın her karış toprağı Türk'ün kanıyla sulanmıştır. Türkiye'nin stratejik güvenliği için vazgeçilmez bir adadır. Buna inanarak her şeyimizi ortaya koyduk ve gereğini yaptık." dedi. Konuşma bitiminde İYTE Rektörü Zafer İlken, Denktaş'a teşekkür plaketi takdim etti. 

vikipedi ansiklopedide Kıbrıs Barış Harekatı  >>

Geçmişini bilmeyen geleceğe umutla bakamaz. Geçmişini bilmeyen milletler başka milletlere yem olmaya mahkumdurlar. Mustafa Kemal Atatürk
3 ziyaretçi (8 klik)
© 2008 egesatranc . net
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol